Karar alma ve Bütünsel Liderlik
KARAR ALMA VE BÜTÜNSEL LİDERLİK | Sinan Ergin
Sinan Ergin sizden gelen ve en çok merak edilen konuları işlemeye devam ediyor. Sizler de merak ettiklerinizi ve dinlemek istediğiniz konuları www.youtube.com/c/livealive1 kanalımızdaki videolara yorum olarak atın Sinan Ergin cevaplasın.
Değişim, kişisel gelişim, kendine lider olmak, karar almak, karar vermek, mutluluk, hayatta başarı, başarılı olmak, hep kazanmak, motivasyon, satış ve pazarlama, liderlik, yönetim ve liderlik, hayata ve canlı yaşama dair her şey Livealive1 kanalında…Hedefin varsa, hayatta hep kazananlar nasıl başarıyor merak ediyorsan, başarılı olmak, hep kazanmak, mutlu olmak ve canlı yaşamak istiyorsan, hayata dair ve iş dünyası için en çok izlenen videolar ve en çok merak edilen konular Sinan Ergin YouTube Livealive1 kanalında kanalında!
Sinan Ergin Cevaplıyor : Bugünkü konumuz çok önemli. Birlikte hayatımız için en önemli konuya gireceğiz. 15-20 dakikanızı vermenizi istiyorum. Çok değerli ve önemli bir konu. YouTube kanalımda bununla ilgili bir çok videolar var. Ortalama 12-13 yıldan beri karar alma ve bütünsel liderlik konusunda devamlı eğitimler veriyorum. Danışmanlıklar yapıyorum. Ama bir şey var ki isterseniz en iyi hocalardan Harvard’dan ve her yerden karar alma adı altında bir çok eğitimler, konuşmalar dinleyebilirsiniz. Fakat işin gerçeğinde onların hiç biri karar alma değil, seçim yapma eğitimleridir. Öyle laflar vardır ki her seçim nedir esasında bir kayıptır değil mi? Madem her seçim bir kayıpsa, bir şeyden vazgeçmekse o zaman seçmemeniz gerekir. Bir insan bile bile niye bir kayıp yaşasın ki Bugün sizlerle biraz daha önemli ve ağır bir konuya gireceğiz. Neden önemli diyorum biliyor musunuz. Şuan da yaşamış olduğunuz hayatınız, bundan sonra yaşayacağınız hayatınız , bütün kaderiniz esasında şuan da , şimdi almış olduğunuz kararlarla ilgilidir. Kendi içinizde şuan ne karar alıyorsanız , ne hissediyorsanız , kendinize ne yaşatıyorsanız bütün hayatınız öyle olmaya başlayacak. Fakat karar alma deyince bunu daha da derin daha da büyük bir biçimde görmemiz gerekecek. Bu sadece akşam ne yemek yiyelim , ne yapalım değil. Çok daha önemli bir konu. Hayatınızda keşkeler var mı? Keşke yapmasaydım , yada böyle yapsaydım . Eminim hepimizin hayatında bunlar oluyordur. Fakat o keşkeler ve yadalar bütün hayatımızı engelliyor. Hatta sözler vardır değil mi? Bütün gemileri yakın . Yak .Sonra diyeceksin ki ; gemileri niye yaktık? Gemileri yakan kimdi? Keşke yakmasaydık. Bakın yine aynı problem olacak. Şimdi birlikte çok olayı anlamaya çalışalım . Çünkü konu karar almak ve bütünsel liderlik. Acaba bütünsel liderlik ne demek? Çözümlerin çözümü, bütünselliğin içerisinde mi var? Bakın bunu bulmamız lazım. Eğer şu an da bir yerde çalışıyorsanız. Acaba kendi işimi mi yapayım? Yoksa bir teklif geldi oraya mı geçsem? Ne yapsam? Hepimizin başına böyle kararsızlıklar geliyor değil mi? Acaba evleneyim mi evlenmeyeyim mi? Evliyseniz ayrılsam mı ayrılmasam mı? Acaba ne yapsam diyerek bütün gün belki de birçok şeylerle karşılaşıyorsunuz. Diyelim herhangi bir iş teklifi aldınız. Fakat çalıştığınız şirketi çok seviyorsunuz. Ama oradaki kariyer ve maaş daha iyi gözüküyor. Mantık tarafı diyor ki ; tamam diyelim zaten niye çalışıyoruz. Fakat içinizden bir ses te diyor ki ; kaç yıldan beri buradayım . İşi seviyorum. Ortamı seviyorum. O kadar bana güvendiler. Ben şimdi ne yapayım? Aynı şekilde bir şey daha var ki. Kendi işinizi mi yapsanız? Yoksa bir yere girip mi çalışsanız? İnsanlar en iyi üniversiteleri bitiriyorlar. Kaç yıl okuyorlar. Üniversiteden mezun oluyor ve hala ne yapacağını bilmiyor. Hangi işe girecek ve ne yapacak? Bir şey daha var. Eğer yaşlılarla konuşursanız ne derler? Şuradan bir arazi almak lazımdı şimdi ne kadar para oldu. Peki gençler ne der ? İleride acaba ne olacak? Yaşlılar geçmişteki yaptıkları hataları konuşuyorlar. Gençler de ileride ki olaylarla ilgili devamlı bir kuşku, endişe ve ne yapacağını bilememezlik içerisinde yaşıyorlar. Peki kişi kararsız kaldığında, bölündüğünde, onu mu yapayım bunu mu yapayım dediğinde acaba o kişi mutlu mudur? O kişi o anda huzurlu mudur? Kişi o anda canlı mıdır? Bölünmüş vaziyettedir öyle değil mi? Onu mu yapayım bunu mu yapayım? Öyle mi yapayım böyle mi yapayım? Bir şeyi başarıyla yapabilmeniz için çok yüksek bir enerjiye ihtiyacınız var. Görünmeyen bir şey. Gelecekte ne olacağıyla ilgili, ne yapacağınızla ilgili doğruyu görmek istiyorsanız eğer çok yüksek bir enerjiye, çok yüksek bir ışığa ihtiyacınız var. Öyle değil mi? Eğer enerjinizi ikiye bölerseniz. O zaman o ışık kaybolur. Işığın kaybolması demek sizin gerçeği görememeniz demektir. Sonra taksiye binersin taksiciye sorarsın. Eve gidersin ona sorarsın, danışmanına sorarsın . Bu hayat sizin. O kararı sizden daha iyi kimse veremez. Ama bir şey daha var. Peki pişmanlık nereden geliyor? Pişmanlık daha önceki yapmış olduğunuz hatalarınızdan geliyor doğru mu? Ya da hata yapabilir miyim korkusundan geliyor. Bakın hepsinde aslında gelecek ve geçmişle ilgili endişe, kaygı ya da korku var. Evleneceksiniz mesela. Acaba evleneyim mi evlenmeyeyim mi? Özellikle gençler için belki enteresan bir şey var. Acaba evleneyim mi evlenmeyeyim mi? Peki insanlar neden iş teklifi aldıklarında direk evet ya da hayır, yaparım yada yapamam demiyorlar? Ya da evleneyim ya da evlenmeyeyim konusunda net kararlı olamıyorlar. Neden %100 değiliz biz? Neden %100 ve tam olamıyoruz? Neden net bir şekilde ilerleyemiyoruz? Bakın seçim nedir? Alternatifler vardır. Alternatifler içerisinden bir tanesini seçersiniz. Bir tanesini seçtiğinize göre sizce bu ; tam, net, %100 ve bütün müdür? Değildir. Belki %80, belki %70, belki de %60. Mantığınız diyebilir ki; %80 gayet iyi bir oran. Eğer oranlara bakıyorsanız o zaman kumar oynayın. Böyle bir şey olabilir mi? Hayatınızda net ve bütün olmadığınız sürece sanki bir kumarbaz gibi oynayamazsınız. Yüzlerce hayatınız yok. Bir tane hayatınız var. Yapmış olduğunuz bir tane karar geleceğinizi değiştirebilir. Sadece sizin geleceğinizi de değil. Sevdiklerinizin geleceğini de tehlikeye atıyor olabilirsiniz. Peki ben hayatımda keşkeler, ya dalar olmadan, net %100 olarak yaşayabilir miyim? Beyin diyor ki; mümkün değil. Beyne göre mümkün değil. Kesinlikle doğru söylüyor. Çünkü kararlar beyinden mi alınır? Acaba beyin karar alabilir mi? Acaba beyin bunu fark edebilir mi? Hayır alamaz. Çünkü beyinde 4 ayrı parça var. Sağ beyin, sol beyin, bilinçaltı ve bilinç üstü olarak 4’e bölünmüş vaziyettedir. Mantık tarafınız diyor ki; mantıkla böyle olması lazım. Duygu tarafınız da diyor ki ; öyle değil ama iyi bir çocuktu. Acaba evlense miydim? Bakın ne yapıyorsunuz? Mantık ve duygu arasında çatışmaya giriyorsunuz. Sonra birini dinliyorsunuz. Kalbini dinle. Kişinin kalbini dinleyebilmesi için beynin susması lazım. Beyin susmuyorsa eğer kalbi nasıl duyacaksınız? Bu arada tabi kalp konuşuyorsa yani kalp gözü açıksa. Bu iş nasıl olacak? Demek ki bir şeyi fark ediyorum. Beyin esasında karar verme yeri değil. Beyin esasında seçim yapma yeri. Peki bir şey söyleyeceğim. Bir şeyin %99 doğru olduğunu fark ettiniz. %1 de olmama şansı var. Daha ne bekliyorsunuz diyebilirsiniz. %99 yani. Bir şey daha soracağım. Kendi işinizi mi kurmak istersiniz yoksa şuan ki iş yerinizde çalışmak mı istersiniz? Çok güzel değil mi? İçinizden bir sese baktınız. Mantığa baktınız. Swot analizini yaptınız. Danışmanlara sordunuz. Analizler yaptınız. %99 hemde. %99 kendi işinizi yapmanın doğru olduğunu fark ettiniz. Ve sonra kitaplar okudunuz: Risk al. Her lider risk alır diyerek %1 risk mi? Değil. Hemen tamam dediniz. Fakat hayatın içerisinde her zaman zorluklar, problemler, sıkıntılar yok mu? Var. Peki herhangi bir şekilde kendi işinizi yapmaya başladığınızda bir zorlukla karşılaştığınız an itibariyle acaba beynimiz ne der? Keşke girmeseydim. Ben böyle olacağını bilemedim. O %1, bir anda büyümeye başlar. Ve sizi bir anda mahveder. Neden mahveder biliyor musunuz? Dikkatinizi o işi çözmeye ve yapmaya vermezsiniz. Bölünmüşlük iyice artacağı için %1 belki 10’a 20’ye 30’a çıkacak. Siz şuan da bütün dikkatinizi, enerjinizi keşke yapmasaydım , keşke onu dinlemeseydim, keşke böyle yapmasaydım şeklinde yoğunlaştıracaksınız. Siz nasıl yapmamanız gerekli olduğuna, keşke girmemeye, bütün dikkatinizi ve konsantrasyonunuzu vermiş olursunuz. Ama %100 olsaydı. Hiçbir alternatif olmasaydı. Tam, net olsaydınız. Acaba ne olurdu? O zaman karşılaşacağınız bütün problemlerin karşısında %100 dururdunuz. Geriye bakamazdınız. İleriye bakamazdınız. O problemle o anda yüzleşip onu çözerdiniz. Çünkü başka herhangi bir durum olmazdı. Peki bir şey daha söyleyeyim. Mesela bir hastalığa yakalandığınızda doktorların söylediği şey şudur; demek ki bağışıklık sisteminde bir zayıflık var. Bakın ne enteresan. Dünyadaki en tehlikeli hastalık nedir? Birçok tehlikeli hastalık var. Aklınıza kanser vs. geliyordur. Ama en tehlikelisi AIDS. Çok tehlikeli bir hastalıktır. Neden biliyor musun? Çünkü AIDS farklı bir hastalıktır. Siz hiç AIDS’ten ölen duydunuz mu? Hayır. Onlar AIDS’ten ölmediler. AIDS ne yapar biliyor musunuz? Bağışıklık sistemini paramparça eder. Sen sonra nezle olursun , zatürre olursun ve ölürsün . AIDS’ten dolayı değil. Bakın demek ki ne yapıyor? Bağışıklık sistemini paramparça ediyor. Yani; bağışıklık sisteminizde bir kaçak varsa, delik varsa, orası açılırsa demek ki sistem çöküyor. Siz %100 değilseniz. Bir eylem yapacağınız zaman, kendi hayatınızla ilgili bir karar alacağınız zaman, %100 değilseniz; şunu yapayım mı, bunu yapayım mı, şunu yapayım daha iyi gözüküyor dediğinizde bakın %100 değilsiniz. %100 olmadığınız zaman insan beyninde, bedeninde; bağışıklık sistemi bozulup ta ciddi derecede hastalanıp ölüyorsanız emin olabilirsiniz ki bu yapmış olduğunuz seçim, başınıza bela olacaktır. İnsan seçimlerle hayatını karartır. Sakın seçim yapmayın. Karar alın. Peki karar almak nedir? Karar %100 olan bir şey. En son ne zaman %100 oldunuz? Şimdi bir şey daha soracağım? Yavaş yavaş fark edelim. Mesela birisini %60, %70, %80 sevebilir misiniz? Mesela annenizi yüzde kaç seviyorsunuz? Annemi ben %80 seviyorum diyebilir misiniz? Niye? Çocukken bana bir kere vurmuştu. Olmaz. Bakın beğenmek yüzde 80 olabilir. Yüzde 70 olabilir. Yüzde 90 olabilir. Mesela ben Sinan Hocayı beğeniyorum. Ama saçını beğenmiyorum. Bu çok normal bir şey. Ama yüzde 70 seviyorum diyemezsiniz. Ya seversiniz ya sevmezsiniz doğru mu? Demek ki sevgi tam, %100 olan bir şey. Fark ettiniz mi bunu? Peki bir şey sormak istiyorum. Her türlü şart ve koşulda, her türlü zorlukta, hatta ve hatta size göre beklentinin tersinde bir hareketle karşılaşsanız bile, her şeye rağmen hiç birini sevmiş miydiniz? İşte o zaman sevginin ne olduğunu anlayabilirsiniz. Ama beklentinizin dışında, farklı, değişik bir şeyle karşılaşırsanız dersiniz ki; ben bunu sevmiyorum. Zaten hiç sevmemiştiniz ki. Çıkarlarınız için beklenti içindeydiniz. Yani bu sevgi değildi zaten, bir ticaretti. Aynı şeyi insanlar en yakınlarına, hatta çocuklarına dahi yapabilirler. Çocuklarınız hata yaptığı zaman anne babalara soruyorum. Kızabilirsiniz, o an için beğenmeyebilirsiniz yaptığını. Peki sevginizde bir parça olsun azalma olur mu? Gerçekten anne babaysanız bunu çok iyi anlamışsınızdır. Olmaması lazım. Çünkü sevgide azalma olmaz. Sevgi hep vardır. O bir şeyi beklemez. Daha da ilginç bir şey söyleyeceğim. Acaba irade ve sezgi bunlar nereden geliyor? Acaba beyinde mi var? Beyin iradeli olabilir mi mesela? Siz bir şeyle ilgili karar aldığınızda beyin size nasıl olmayacağını, nasıl vazgeçeceğinizi söylüyor. En basiti bir örnek vereyim: Diyet yapacağım dediniz. Artık daha az yiyeceğim ve kilo vereceğim. Ne zaman diyet yapma kararı verirseniz eğer, beyin size devamlı olarak hadi bir hamburger ye hadi başka bir şey ye , olmazsa yarın tutarsın diyor. Öyle olmuyor mu? Aynen. Fakat o anda iradeniz, beyninizden gelen o tüm seslerin farkına varmasına rağmen hiçbir şekilde onlara uymuyor. Çünkü iradeli bir insansınız. Demek ki irade beyinle ilgili bir şey değil. Peki sezgileriniz? Beyinle ilgili bir şey mi? Değil. Peki sevgi? Beyinle ilgili bir şey miymiş? Hayır. Demek ki bunlar sizin içsel dünyanızdan gelen olaylar. Bunu fark ettiniz. O zaman soruyorum şimdi size. Hayatınızda birini sevip hiç yüzde yüz oldunuz mu? Hayatınızda hiç iradenizle, sezgilerinizle bir eylemde bulundunuz mu? Eğer bulunduysanız. Emin olun ki kesin başarılı olmuştur. O zaman bir şey anlıyorum. Karar yüzde yüz olduğuna göre, sevgi yüzde yüz olduğuna göre; irade, sezgi, sorumluluk bunlar da yüzde yüz olduğuna göre demek ki bir şeyi anlamam lazım. O zaman bir şeyi fark ediyorum. Sevgi, sorumluluk, irade ve sezginin olduğu yerlerden gelen eylemler yüzde yüzdür. Bakın yüzde yüzdür. Net yüzde yüzseniz eğer ne yaparsanız yapın, bütün mantık, bütün bilgiler olmayacağını söylese bile kesin başarılı olursunuz. Çünkü zınk gibi yapışırsınız oraya. Artık orada müthiş bir tutku oluşmuştur. Kesinde sonucu başarıya ulaşır. Eğer şu an da karar veremiyorsanız; onu mu yapayım bunu mu yapayım diye düşünüyorsanız. Size tek bir şey söyleyebilirim. Şu an da sizin içerinizde sevgi, sorumluluk, irade, sezgi yok. Neyi yaparsanız yapın, neyi seçerseniz seçin. Bugün ya da yarın kesinlikle başarısız olacak. O zaman şu an da bir karar alın. Kararın tek, net ve bütünlükten geldiğini fark ederseniz eğer, hayatınızla ilgili önemli bir şey yapacağınız zaman onu mu yapayım bunu mu yapayım gibi. Bilin ki orada endişe vardır. Kaygı vardır. Korku vardır. O eylemden o düşüncelerden çıkan şeyler korkudur, endişedir. Ve karşılaşacağınız şey; endişeniz ve korkunuzun maddeleşmiş hali olacaktır. Zeki bir insan endişeye düştüğünde, kaygıya düştüğünde, beyninden onu mu yapayım bunu mu yapayım gibi seslerin geldiğinde anında fark eder. Böyle bir durumda zeki insan ne yapmaz biliyor musunuz? Durur. Yanlışı devam ettirmez. Şimdi bir şeye karar verelim mi? Evlenecek misiniz, evlenmeyecek misiniz, değişecek misiniz, değişmeyecek misiniz, kendi işinizi mi kuracaksınız? Ne yapacaksınız? Hiçbirinin önemi yok. Şimdi şu an da bir şeye karar verin. Ben içimde endişe, kaygı ve korkuya düştüğümde, bölündüğümü hissediyorum. Parçalandığımı hissediyorum. O zaman gerçekleri göremiyorum. Kafamdan bir sürü fikirler çıkıyor. Onu mu yapayım bunu mu yapayım diyerek bir şeyi fark edin. Her şeye bunu yazın. Böyle bir durumda ne yapmayacaksınız? Hiçbirini seçmeyin. Hiçbirini. Yüzde yüz olana kadar bekleyin. Beyninizden sesler gelmeye mi başladı? Kaybedeceksin, fırsat gidiyor. Durun. Bir nefes alıp verin. Biraz nefesinizi takip edin. Biraz sakinleşin. Kaçırdığınız bir şey var. Kimi kaçırdınız biliyor musunuz? Dünyadaki en değerli varlığı. Yani kendinizi kaçırdınız. Orayı korku, endişe ve kaygıyla doldurdunuz. Ve o korku ve kaygı içerisinde ne yapacağını bilmeyen, karanlıktaki bir insan gibi oldunuz. Bu konu çok önemli. Bu konuşmanın arkasından lütfen rica ediyorum. 5 dakika sessizce kalın ve anlamaya çalışın. Çok önemli bir şeyi paylaşmaya çalışıyorum şuanda sizinle. Hayatınızdaki en önemli konu bu. Geçmiş bilgilerinize bakmayın. 3 adım metoduyla karar alma teknikleri falan boş verin. Hayatın bütün olayı neyi yapacağınızı, neyi yapmayacağınızı bilebilecek kabiliyette olabilmenizdir. O işi başaracak kişi şu an da sen misin? O zaman yüzde yüz olurdun. Yüzde yüz değilsen, o kişi şu an da sen değilsin. Ve başarısız olacaksın.
YouTube Abonemiz Soruyor: Karar alıp uygulamaya geçtiğimizde çok büyük sorunlar yaparsak ilk ne yapmalıyız?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Gerçekten kararlıysanız bir olayla ve problemle karşılaştığınızda şunu bilmenizi isterim ki o problemler sizler için problem gibi olmaz. Hayattaki olaylar gibi olur. Kararlı kişi, kararından hiçbir şekilde vazgeçmeden, o olayları çok rahatlıkla çözer. Çünkü kararlı kişi, aynı zamanda çözüm demektir. Onun aklında devamlı çözümler vardır. Çünkü endişe ve kaygı olmadığı için; hayatı tek, net ve bütün olduğu için o anında size çözümleri söylemeye başlar. Hiçbir şekilde problemlere konsantre olmaz. Size bir şey söyleyeyim. Bugün arkadaşlarla konuştuk. Dedi ki çoğu arkadaşımız; bugün İstanbul’da önemli bir olay oldu. Herkesin aklı başka bir yerde. Bu yayını yapmayalım. Dedim ki ; eğitimin ismi ne? Karar alma. Biz karar aldık mı aldık. O zaman nasıl olacak? Vazgeçmek olur mu böyle bir şeyden ? Olmaz. Bir kişi bile kalsa biz şu an da bunu yaparız. Çünkü karar verdik. Şuanda deprem olsa da yayın devam edecek. Ekrem kaçsa da biz devam ederiz. Doğru mu Ekrem? Sende kaçmazsın.
Ekrem: Kaçmam hocam.
Sinan Ergin Cevaplıyor: Aslansın Ekrem sonuna kadar devam. Yalnız şey gibi olmasın. Titanic filminde Titanic batıyor, insanlar hala keman çalıyor. Aynı o gibi olabilir yani. Daha zor bir soru var mı?
YouTube Abonemiz Murat KOCAYANAK Soruyor: Tam ve bütün olduğumuzu düşünmüyorsak, satışı kazanabileceğimize inancımız tam olmadığında burada iyileştirmemiz gereken nedir? Bölük olduğumuzda nasıl bütünlüğümüzü fark ederiz?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Müthiş bir soru. Bir şey söyleyeyim mi? Şuan da bölündüğünü, korku ve endişe içerisinde olduğunu fark ettiysen, gerçekten fark ettiysen; bir saat sonra değil. Olay bittikten sonra değil. Her şey bittikten sonra değil. Çünkü insanların yüzde 99’u ne yaparlar biliyor musun? Farkındayım. Ne zaman farkındasın? Olay bittikten sonra. Olay oldu bitti. Keşke böyle yapmasaydım. O farkındalık değil. Farkında olmak demek; sorumlu olmak demek. Olmadan önce şu an da, şimdi görebilmek demek. Böyle bir durumla karşılaştığınız zaman ve bunun farkındaysanız. Şu an da çoktan bütünlüğünüze geri döndünüz. Ne yapacağınızı ve ne yapmayacağınızı bilirsiniz. Fakat kritik bir şey daha var. Lütfen söylemiş olduğum gibi şu an da bir şey yapmayın. İzleyici olun. Kendinizin, dış dünyanın ve her şeyin. Farkındalığınızı bir süre koruyabilirseniz; bir süre. Biraz nefes alıp verip biraz dikkatinizi kendinize, etrafınıza, yorum yapmadan iyi kötü demeden. Düşünce geldi mesela. Hadi yap vakit geçiyor. Yok yok arama. Hiçbirine enerjinizi vermeyin. Sadece gözlemleyin. Dışarıyı, içeriyi ve kendinizi. Bu gözlemlemeyi çok kısa bir süre yapabilirseniz. Çok uzun sürmez. 10 saniye 20 saniye. Yavaş yavaş düşünceler sizden enerji alamadığı için düşmeye başlar. Dışarısı sessizleşmeye başlar. İçerisi sessizleşmeye başlar. O sessizliğin olduğu yerde bütün enerjiniz toplanmaya başlar. Artık enerjiniz düşüncenize gitmez. O toplanan enerji zihninizi ve beyninizi aydınlatmaya başlar. Zihin ve beyin yeterli enerjiye ulaştığında kendisini güvende hisseder. Korku ve endişe kaybolur. Ve o anda bir aydınlanma olur. Çok önemli bir şey. O zaman her şeyi görürsünüz. O saatten sonra dünya size yapma yapma dese de sizin buradan girer buradan çıkar.
YouTube Abonemiz Soruyor: Daha önceki kayıplarından dolayı yeni bir karar verirken sıkıntı yaşayanlara neler önerebilirsiniz?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Yani yoğurdu üfleyerek yiyelim mi? Daha önceki kayıplardan şunu fark etmiş olman lazım. Bu eğitimle, bu konuşmalarımızla şimdi şuan da o yaşadığın zamanları bir hayal et bakalım. İkisinin birden ne kadar özdeşleştiğini göreceksin. Oradaki kayıplardan tek anlayacağımız şey şudur. Şu an ki konuşmamızla beraber bundan sonra neyi yapmayacağınızı çok iyi biliyorsunuz. Bence en kritik nokta bu. Ama sakın yoğurdu üfleyerek yemeyin. Yoğurt zaten soğuk. Niye üfleyip yiyorsun? Kaymağı gider o zaman. Kaymakla beraber yemek lazım. Yani karar verirseniz üflemeyin. Yoğurdu güzelce yiyin. Kaymağıyla beraber.
Beyza Soruyor: Bir soru daha alalım mı? Çünkü birkaç defa aynı soru sorulmuş. Nasıl yüzde yüz ve tam olabiliriz?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Bravo
YouTube Abonemiz Mehmet Bey Soruyor: Nasıl karar veririz? Nasıl yüzde yüz oluruz?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Mehmet kardeşim zaten yüzde yüz ve tamsınız. Yüzde yüz ve tam olmayı bıraktığınız için bu haldesiniz. Kritik nokta burada. Çok enteresan bir şey. Ya biraz önce onu konuşuyorduk depremle ilgili. Deprem oldu diye herkes korktu. Niye korkuyoruz? Öleceğiz diye. Merdivenden yürürken de kafanı vurup ölebilirsin. Şu an da kalp krizi geçirip ölebilirsin yani. Yolda giderken araba çarpıp ölebilirsin. Ölüm her an seninle zaten. Bunun için illa deprem olmasına gerek yok. Her dakika berabersin. Eğer her dakika beraber olduğun bir şeyi fark edersen o zaman enteresan bir şey olur. Bütün korku kaybolur. Belki ölüm bile kaybolur. O yüzden şunu söylemek istiyorum. Eğer bütünlüğünüzü kaybettiğinizi fark ediyorsanız. Zaten şu an da bütünlüğünüze dönmüşsünüz demektir. Bir şeyin yanlış olduğunu fark ettiğinizde ne olur? Yanlışı bırakırsınız otomatik doğru olur. Kendinizi seviyor musunuz? Yüzde yüz ama, her şeye rağmen kendinizi seviyor musunuz? Kendinizin sorumluluğunu alıyor musunuz? Kendinizin tam sorumluluğunu? O zaman korkacak hiçbir şey yok. Ama bizim problemimiz nerede biliyor musunuz? Biz hiçbir zaman için kendimizi sevme konusuyla ilgili herhangi bir eğitim almadık. Konuşmadık. Yaşamadık. Herkesi sev. Düşmanını sev diyenler bile oldu. Ama sıra bize gelmedi. İnsan kendisini severse o zaman ne yapmayacağını çok iyi bilir. İşte o zaman bütünlüğünü kaybetmez. Ama insan dışarıdan beklemeye devam ederse; işte o zaman her şey çok kötü demek. Belki ters gelecek size ama öyle bir enteresan bir şey söyleyeceğim ki şimdi. Dışarıda hiç kimseye güvenmeseniz. Ama hiç kimseye. Dışarıda hiç kimseye güvenmeseniz. Ne yaparsınız? Bu sefer kitap okursunuz bir şeyler yaparsınız. Kendine güven diye bir şeyler bulursunuz. Sonra bir soru daha sorayım size. Acaba siz güvenilir bir insan mısınız? Ne demek güvenilir bir insan? Bir bakın bakalım geçmişinize. Hiç yanlış yaptınız mı? Üzüldüğünüz, hata yaptığını düşündüğünüz şeyler. Eminim olmuştur. O zaman sizde güvenilmezsiniz. Ara sıra güvenilir, ara sıra güvenilmez diye bir şey olur mu? Ya yüzde yüz güvenilirsiniz ya da güvenilmezsinizdir. Demek ki sizde geçmişinizde hatalar yaptıysanız güvenilmezsiniz. Örneğin ben kendim olarak geçmişime bakıyorum. Birçok hatalar yapmışım. O zaman bence güvenmemem lazım kendime. Dışarıya bakıyorum dışarıda da öyle. Peki hiç kimseye güvenmezseniz ne olur? Kendinize de dışarıya da güvenmiyorsunuz şu an da ne olur? Bakın çok önemli bir soru bu. Bunu bir tane daha videomda söylemiştim. Hatta bununla ilgili bir tane videom var YouTube kanalında güvenle ilgili çok önemli bir video. Yani kendinize de güvenmiyorsunuz. Hiçbir şeye de güvenmiyorsunuz. O zaman şu olur; müthiş derecede dikkatiniz açılır. Sezgileriniz, iradeleriniz devreye girmeye başlar. Bütün hayatınız enteresan olur. Bakın ilk başta hafif bir korku dolar. Ama sonrasında sezgi, irade kendinizde olan sevginiz ile dolmaya başlar. Ve bir anda sorumluluk duygusuyla beraber korku kaybolur. Sevgi ve sorumluluğun olduğu yerde korku olmaz. Size bir örnek vereyim. En çok sevdiğiniz arkadaşınız, çocuğunuz, herhangi birisini kapıdan dışarı çıktığınızda aşağıda 8-10 kişi dövüyor. Karate bilmiyorsunuz. Tekvando bilmiyorsunuz. Kavgayı sevmiyorsunuz. Ama çocuğunuzu da, en sevdiğiniz arkadaşınızı da, dövüyorlar şuan da. Ne yaparsınız? Anında harekete geçersiniz değil mi? O hareketi size yaptıran şey sevgi ve sorumluluktur. Düşünmeye başlarsanız; ne yapsam diye, polis mi çağırsam derken o iş gider. Çünkü oradaki korku araya girmeye başlar. Ancak bir şeyi fark etmelisiniz ki sevgi ve sorumluluğun olduğu yerde tamamıyla korku ve endişe kaybolur. Bütünlük ve birlik oradan başlamaya başlar. Size son bir şey daha söyleyeyim mi? İnsan bir bireydir değil mi? Birey nereden geliyor? Bir-den geliyor. Bölünmez parçalanmaz demek. İnsan olabilmeniz için, kendi iç dünyanızda kalben, ruhen ve beynen bütün olmanız lazım. Ben çok önemli şeyler yaşadıktan sonra hayatımda bir karar aldım. Kalben ruhen ve beynen bir olmaya. Başka hiçbir şey için karar almadım hayatımda. Başka hiçbir şey için karar da almıyorum biliyor musunuz? Çünkü bu tamamsa geri kalan eylemlerin hepsi o bütünlükten doğan eylemlerdir. Ve orada yanlışlık yoktur. Çok önemli bir şeydir bu. Şimdi sizde bu konuşmamızdan sonra hemen etrafa dağılmayın. Hemen telefonları açmayın. Birkaç dakika kendinizle kalın. Hayatınızla ilgili çok önemli bir karar almanız lazım şu an da. Acaba nasıl bir hayat yaşayacaksınız? Şimdi ve şu anda. Bunu yaşatacak kişi siz. Acaba nasıl bir insan olmalısın? O insan ancak yaşatabilir onları kendisine. Şimdi bir karar alma zamanı geliyor. Hayatınızda karar alabilecek misiniz? Yoksa yine seçimler dünyasında boğulup kaybolacak mısınız? Keşkeler, yadalar içerisinde büyük acılar mı yaşayacaksınız? Şimdi karar alma zamanı. Hocam ben karar almıyorum o ruh halinde değilim diyebilirsiniz. O da çok güzel. Demek ki şuan karar almama zamanıymış. Ama şuan karar almazsan ne yaparsın? Hiçbir şey yapmaman lazım . Yani hayatınla ilgili evleneyim mi evlenmeyeyim mi? Ayrılayım mı ayrılmayayım mı? O işi kurayım mı kurmayayım mı? Şimdi şuan da hazır değilsin . Buda bence son derece önemli ve güzel bir karar olmuş olur.
Beyza Soruyor: Ama bu yayında hiç kitap hediye etmedik. Bir soru soralım ilk cevabı verene bence kitap hediye edelim.
Sinan Ergin Cevaplıyor: Ama öyle bir kitap verelim ki içinde canlı yaşa olsun birde nedensiz kitabını hediye edelim. Nedensiz kitabının içerisinde de aynı zamanda karar alma sayfası da var. Bir nedensiz bir canlı yaşa kitabımı hediye edeceğim. O zaman 2 soru soruyorum . İlk soruya canlı yaşa kitabını hediye ediyorum . Soru ne olsun ? Basit soru mu olsun zor mu?
Beyza Cevaplıyor: Çok zor olmasın .
Sinan Ergin Cevaplıyor: Seval sen tahmin ediyorum daha kolay ve basit bir soru sorabilirsin . Sence soru ne olsun ? Dur sende sorma . Sanki zor soracakmış gibi geldi bana. Ekrem masum masum duruyor orada. Ekrem kardeşim sor bakalım şöyle izleyicilerime. Senin sorunun sayesinde belki bir cevap buluruz.
Ekrem Cevaplıyor: İşler yolunda gitmiyorken insanın ne yapmaması lazım ?
Sinan Ergin Cevaplıyor: Yani diyor ki işler yolunda gitmediği zaman acaba nasıl bir karar almalıyız? İşleri mi kapatayım ? Yeni bir iş yeri mi açayım ? Acaba ne yapayım ? Tam tamına size 20 saniye veriyorum . 20 saniye içerisinde en güzel cevabı verene kitabı vereceğim. Şöyle bir şeyde çıkabilir. Ekrem bu ne ya Allah aşkına. Ya da Ekrem para verirsen söyleriz. Oda olabilir. Şu da olabilir belki Live Academy’de iyi hocalar varmış . Belki bir danışmanlık alabilirsiniz. Bak bu güzel cevap olabilir. Kesin bu kitabı veririz o zaman. Düşünsene Live Academy’den danışmanlık al. O zaman kitabı vermemiz lazım . Bu olmaz tabiki. Evet işyerinizde işler iyi gitmiyor. İster çalışan olabilir ister patron olabilir.
YouTube Abonemiz Hatice Kaya Soruyor: Karar almamalıyız.
Sinan Ergin Cevaplıyor: Kim?
Beyza Cevaplıyor: Hatice kaya
Sinan Ergin Cevaplıyor: Kesinlikle doğru söylüyor. Karar almamakta bir karardır . Sakın unutmayın. Çok doğru bir şey . Yani demek ki bütünlüğümüzü bulana kadar eyleme geçmeyelim . En güzel karar budur. Yarın yanlış bir şey yapacağınıza bir şey yapmamak doğruyu yapmak olur. Bakın bu çok önemli. Yanlış bir şey yapacağınıza hiçbir şey yapmamak en doğrusu. Şimdi bakın Hatice Kaya kitabı kazandı. Nedensiz’e soru geliyor. Çok zor bir soru soruyorum. Bu soruya cevap verilebileceğini zannetmiyorum. Belki biraz acayip oldu ama soru geliyor. Acaba kim alacak kitabı? Bende cevap veremiyorsam . Soruyu soruyorum . Hiç bir şey yapmayalım dedik ya bu da bir karardır. Nerede bir şey yapmayalım? İlk önce nerede bir şey yapmayalım ? İlk önce nerede karar almamalıyız? Soru bu. Verdim 20 saniyeyi. İşinizde hayatınızda her şey kötü gidiyor. O anda nerede bir şey yapmamalısınız?
Beyza Cevaplıyor: Öncelikle kendi bir hatamı düzeltmek istiyorum. Muhittin Şimşek ‘İlk karar alınmaması lazım.’ demiş
Sinan Ergin Cevaplıyor: O zaman Muhittin Şimşek’te kazanacak.
Beyza Cevaplıyor: Evet
Sinan Ergin Cevaplıyor: Hatice’de kazanıyor o da kazanıyor. Peki soruyu bir daha soruyorum. Bakın bir şey yapmamakta karardır dedik ya . Peki ilk önce nerede yapmamalısın ?
YouTube Abonemiz Erol Terman Cevaplıyor: Boşlukta bir şey yapmamalıyım.
Sinan Ergin Cevaplıyor: Vayy Canlı Yaşa okudun demek . Boşluk derken ne demek acaba ? Biraz daha açalım . Onu öyle hemen veremem . Boşluk neymiş ? Cevabı söylüyorum . Yazabilen olduysa kazanmış olsun . Cevap şu ; dışarıda ne yaptığınızın bir önemi yok. Hatta yapıyormuş gibi bile gözükebilirsiniz. Hiçbir önemi yok. İçinizde, içsel dünyanızda, zihninizde bir şey yapmamanız lazım . Dışarıda bir şey yapıp yada yapmamanız çok önemli değil. İçinizde bir şey yapmamanız lazım . Fikirler gelmeye başladı. O fikir mi doğru bu fikir mi doğru acaba? Gitti şuan da her şey . Her şey bitti. Zaten bu haldeyken her şeyi erteleyeceksiniz bir şey yapamayacaksınız ki. Çünkü ertelemek buradan gelir. O korku ve endişe var ya. Onlar beyni sarınca onu mu yapsam bunu mu yapsam derken zaten hiçbir şey yapamaz hale gelirsiniz. Ve ertelersiniz. İçinizden bir şey oluşmaya başladığı zaman bütün dikkatinizi kendinize vermek demek; içsel dünyanıza, ruhunuza, bedeninize, zihninize vermek demek . Hepsinin farkına varmanız lazım . Herhangi birini seçmemeniz lazım . Doğru ve yanlış önemli değil. Sadece gözlemci olmanız gerek. Sadece izliyor olmanız lazım. İşte bu halde bir süre kalabilirseniz ; sadece izleyici olarak, gözlemci olarak merak etmeyin. Beyninizdeki bütün fikirlerin enerjiye ihtiyacı var. Yani elektriğe. Eğer yorum yapıp onu beslemezseniz yavaş yavaş düşer. Şimdi sizden bir şey rica ediyorum. Derin bir nefes alın . Derin bir nefes alın. Bırakın . Şimdi bir şey düşünün . Ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Nefes aldığınız zaman düşünceler yavaş yavaş yok olur. Kimyasal salgı artık yayılamaz. Korku adrenalin yayar. Nefes aldığınızda adrenalin durur. Çünkü düşünce durur. Düşünceler yavaş yavaş , yavaş yavaş enerji alamayınca düşer. Bir düşünce ile diğer düşünce arasında es vermeye başlarsınız. O es açıldıkça orası enerji ile dolmaya başlar. Burası çok önemli. Önce içinizde bir şey yapmayın. Sadece gözlemci olun .
YouTube Abonemiz Mehmet Kalaycıoğlu Cevaplıyor: İç dünyamızda.
Sinan Ergin Cevaplıyor: Mehmet kardeşim seni kutluyorum. Telefonunu paylaş . Aynı zamanda Mehmet kardeşimi bizim karar alma eğitimimize de davet etmek istiyorum . Evet tahmin ediyorum Ekim sonu Kasım başı gibi açılmış olacak. Mehmet kardeşimi de oraya aynı zamanda Nedensiz kitabıyla beraber davet etmek istiyorum. Müthiş kutluyorum Mehmet kardeşimi. Sevgili dostlar! Sizden şunu rica ediyorum. Hayatımız için çok önemli konularda bir süre ciddiyetimizi ve dikkatimizi vermezsek bazı şeyleri algılamayabiliriz. Hayat 3 madde 5 madde ile neler yapacağınız değildir. Hayat ne yapmayacağını bilebilme sanatıdır. Hepinizi sevgimle kucaklıyorum .