Başarılı bir iş hayatı nasıl olur?
BAŞARILI BİR İŞ HAYATI NASIL OLUR? | Sinan Ergin’le İşin ve Sen Nasıl Canlanır?
Dostlar, bugünkü konumuz çok önemli:
Neden bugünkü konumuz çok önemli biliyor musunuz? Çünkü belki haftada 5-6 gününüzü, günde 8-10 belki 12 saatinizi geçirdiğiniz yer ile ilgili, işlerinizle ilgili. İster patron, ister çalışan olun hayatınız daha çok iş yerinde geçiyor. Hepimiz her gün kalkıyoruz, İş yerlerinde daha verimli, daha başarılı olmak için, düşlerimize ulaşmak için iş yerimize gidiyoruz. Peki bu nasıl olacak? Çok enteresan bir şey var; paraya ihtiyacı olan, paraya ihtiyacı olmayan, ömür boyu hiçbir şekilde çalışmasa da parası olan kardeşlerim de her sabah erkenden kalkıp işlerine gidiyorlar. Demek ki olay sadece para kazanmak değil, iş aynı zaman da kendimizi var ettiğimiz, kendimizi gösterdiğimiz, kendimizi geliştirdiğimiz çok önemli bir yer, belki de gerçek eğitim yeri. Bugün konuya başlarken dedik ki; İşin ve Sen Nasıl Canlanır? İş yeri dediğimizde ne var aslında orada? 4 tane duvar, kapıda bir logo, kartvizitler. Bir şey yok esasında. Ben iş yerleri ve firmaları tıpkı bir insan bedeni gibi görüyorum. İnsanın organları, hücreleri, beyin, kalp, hepsini bir şirket gibi düşünebilirsiniz. Beyninizi; üst yönetim, ayaklarınızı; satış ekibi, kollarınız; lojistik, sinir sisteminiz; IT departmanınız/bilgi departmanınız olarak görebilirsiniz. Bakarsanız insan bedeniyle şirket birbiriyle önemli ölçüde örtüşüyorlar. Peki, burayı kim canlandırabilir? Üzülüyorum bazen gençler diyorlar ki; bu iş yeri beni canlandırsın, hayatımı değiştirsin, güzel olsun, orada mutlu, huzurlu olayım. Hayır kardeşim! Eğer sen mutlu ve huzurluysan, eğer sen gerçekten başarılıysan; oraya bunu katabilirsin, yoksa 4 duvar sana hiçbir şey katmaz! İster patron olun, ister çalışan, ister yeni bir iş arayın, aynı şekilde geçerli. Başarılı Bir İş Hayatı Nasıl Olur? Çok önemli bir konu. Bakın, şirketi aynı insan gibi düşünebilirsiniz, neden acaba insanlar yavaş yavaş büyürler yaşlanırlar ve ölürler? Aynı şekilde bakarsanız, şirketlerin de öyle gittiğini görürsünüz. Bir şey daha belirteyim; ülkemizdeki şirketlerin ömrü 14 yıl, daha da faciasını söyleyeyim; ilk üç yıl içerisinde kurulan şirketlerin %80’i ne yazık ki üçüncü yılını göremiyor, daha enteresan bir şey söyleyeyim; ben 69 doğumluyum 1969’da Top 100 olan şirketlerin bugün sadece 14 tanesi ayakta kalmış vaziyette. Peki bu dünyada farklı mı? Dünyada da öyle. O zaman bir şeyi fark edebilmemiz gerekir ki şirketlerin yok olması, aslında insanların canlılıklarını, değerlerini, katma değerlerini oraya vaat edememesinden kaynaklanıyor.
Başarılı Bir İş Hayatı Nasıl Olur? Sinan Ergin’le İşin ve Sen Nasıl Canlanır?
İnsanlar acaba neden hasta olup yok olurlar? Günümüzün en tehlikeli hastalığı kanser. Peki kanser nedir? Nasıl oluyor? Vücudumuzda bulunan hücrelerin artık beyinden gelen emirleri dinlememesi, aykırı olması demek, karşı çıkması demek. Peki böyle durumda ne oluyor acaba? Kanser yavaş yavaş ne yapıyor? Yandaki hücrelere gidiyor, gel diyor ‘sen de bana katıl’ diyor, sonra bir bakmışsınız ki tümör yapmışlar. Sonra ne yapmaya çalışıyorlar? Bütün vücudu kanser yapmaya çalışıyorlar. Peki sonra ne oluyor? Kanser olduktan sonra ne yazık ki artık hayatta olmuyorsunuz. Demek ki bir şey fark edebilmemiz lazım aynı şey acaba şirketlerde de oluyor mu? Ne yapıyorsunuz bütün gün? Şirkette çalışırken orayı eleştiriyorsunuz, onun hakkında konuşuyorsunuz, farkında değiliz ama, yaptığınız şey kendimizi eleştirmekten farklı bir şey değil. Yani orada yavaş yavaş kanserli hücre oluşturuyoruz sonra bir yerde kahve içerken yemek yerken bunu devam ettiriyoruz ve etrafımızdaki o hücrelerimizi arttırmaya başlıyoruz. Aynı kanserde olduğu gibi tümör oluşturuyoruz, grup oluşturuyoruz. Ama akıllı bir hücre olmamıza rağmen zeki miyiz onu bilmiyorum çünkü bütün şirketi başarısız hale getirdiğimizde biz de başarısız olacağımızın farkına varmamız lazım. Şirket dediğiniz; sizlersiniz kardeşim bu yüzden son derece etkili ve önemli! Eğer kendinizi şirketinizden ayırırsanız, o zaman facia orada başlıyor. Ben ve şirket diyemezsiniz, ister çalışan olun, ister patron olun, orası sizin günde 8-10 saatinizi harcadığınız yer. Çocuğunuzdan, özel hayatınızdan, yaşamınızdan ayırdığınız yer orası, çok önemli bir yer, resmen bir mabet gibi olması gereken bir yer iş yeri. Sadece para kazanmaya gidilen bir yer değil kardeşlerim. Oraya bir saygı ve şükür duymanız gerekir. İnsanın saygı ve şükür duygusu kendisi ile başlar. Kendinizi seviyor musunuz? Eğer kendinizi seviyorsanız yaptığınız eylemleri de sevmeye başlarsınız ama kendinizi sevmiyorsanız, kendinize şükür etmiyorsanız, o zaman ne yazık ki hiçbir şey değişmesi mümkün değil. O yüzden bir şey fark etmeniz gerekir, konuşmak istediğim konu da bu yüzden çok önemli. İş yeri senden farklı bir yer değil, bu iş yerinin başarısı her bir hücrenin, her bir kardeşimin başarısı ile ilgili bir şey. O zaman çok önemli bir şey fark etmeniz gerekir ki; insan kendi felsefesi ile kendi iş yapış şekli ile şirketinin felsefesini ve prensiplerini önce işe girerken birleştirmesi gerekir. Yani ne iş olsa yaparım doğru bir şey değil, aynı biçimde patronların da bir iş yeri kurarken kendisinin değerleri ile, yaptığı işi birleştiriyor olması gerekir. Eğer birlik ve bütünlüğü sağlayamazsanız burada sıkıntı olur. Düşlerinizle, hayallerinizle, yapmak istediklerinizle şirketinizin felsefesini birleştiremezseniz burada bir ayrım ve ikilik olur. O zaman düşlerini, yapmak istediklerini, bir yerde zorunlu olaraktan yapmaya çalıştığınız, zorunlu olarak, orada bulunduğunuz, kızmayın ama ‘bir modern köle’ gibi 3 kuruş para için bulunduğunuz yer haline gelir. O yüzden akıllı ve zeki bir kardeşim olaraktan söylüyorum ki düşlerini izle, şirketinizin hayallerini, amacını, vizyonunu birleştirebilirseniz işte başarı buradan doğar. Şirketler ara sıra para kaybederler, ara sıra para kazanırlar ama şirketler; değerlerini kaybettiklerinde, vizyonlarını kaybettiklerinde, hayallerini kaybettiklerinde yok olmaya başlarlar. Aynı ülkeler için de geçerlidir, aynı şey insan için de geçerlidir. Eğer düşlerinizi kaybederseniz; yavaş yavaş yaşlanmaya ve yok olmaya başlarsınız. Şirket herhangi bir krize girdiğinde ilk yapması gereken şey nedir biliyor musunuz? Krizden nasıl çıkılır? ’la uğraşmak değil! Çok acilen vizyonumuza yeniden bakmanız gerekir. Çünkü çok büyük bir ihtimalle hayallerinizden, düşlerinizden, vizyonunuzdan uzaklaştığınız için sıkıntı yaşıyorsunuzdur. Ekonomik sıkıntılar sonuç değildir; sinyaldir, nereden uzaklaştığınızla ilgili. Ekonomik sıkıntıları ekonomi ile çözemezsiniz, etik değerlerinizle, vizyonunuzla, yaklaşımınızla, çalışmanızla, koşturmanızla çözebilirsiniz. Buradan bir şey anlamamız gerekir; demek ki aslında şirketler sadece ve sadece para için, kar için olan yerler değildir, sizlerin hayallerini ve düşlerini ortaya koyabildiğiniz önemli yerlerdir. Düşün içerisinde müthiş bir canlılık vardır, çünkü müthiş bir tutku vardır. Eğer bunları kaybederseniz sadece şirketi değil, kendinizi de kaybedersiniz. O yüzden şirket ve siz bir ve bütünsünüz, ister çalışan olun, isterseniz patron olun, burası son derece önemli!
Bir anımı anlatayım arkadaşlar, 2008 yılıydı daha şirketimi yeni kurmuştum 1,5 yıl olmuştu. Hatırlarsınız belki 2008 yılında da bir “morgage” krizi oldu Amerika’da. Tabi Türkiye’ye etkisi çok ciddi boyutta olmaya başladı ve herkes konuşuyor; ciddi derecede kriz var. Aman abi işi kapat, gücü kapat, hiçbir şey yapma artık, en az 3 yıl 4 yıl hayat çok kötü olacak. O sırada televizyonda bir ekonomi programı vardı ben de yavaş yavaş dalmaya başladım, böyle dinliyorum yavaş yavaş, o sırada kendimi kaybettim dedim ki: Nasıl yaparım? Sinan sen ne yapıyorsun? Bu zamanda kim eğitim alır, kim organizasyon yapar? Her şeyi kapat dedim aman bırak. O sırada aklıma aldığımız krediler geldi, borçlar geldi, hayat nasıl devam edecek? Ne olacak? Yok dedim ama baksana büyük ekonomistler ne diyor işler kötü gidecek. O olayda hemen şirketi aradım dedim ki; arkadaşlar toplanalım hemen, konuşmam lazım. Ne konuşacağım biliyor musunuz? ‘Hepinize teşekkür ederim şirketi kapatıyoruz haydi Allahısmarladık.’ Allah’tan İstanbul’da trafik var; neredeyse 45-50 dakika sürüyor iş yerine. Yolda giderken enteresan bir şey oldu, şeytan dürter yer derler ya, durdum şöyle köşeye çektim. Aynayı indirdim, aynadan kendime bakıyorum. Hafif gözlerim dolmuş, böyle enteresan bir olay arkadaşlar, aynaya baktım şöyle sonra ne yaptım biliyor musun? İlk defa burada itiraf ediyorum; kendime tükürdüm! Tüh Sinan sana dedim. O kadar konuşuyorsun olaya bak! Şimdi iki tane ekonomistin dediğinden neden korkuya kapılıp şirketi kapıyorsun, bütün hayallerini son veriyorsun. O anda tabloyu değiştirdim! ‘Hiç kimse benim düşlerimi ve hayallerimi alamaz kardeşim, ben vermediğim sürece’ dedim ve yeniden gittik, yeniden toparlandık ve yeniden devam ettik. Bir şeyi fark etmemiz gerekir ki; hayatın içerisindeki en önemli konu; ne kadar ciro yaptığınız, ne kadar para kazandınız değil! Düşlerinizi ne kadar hayata geçirebildiğinizdir! Çok önemli, ister çalışan ister patron olur. Son bir örnek daha vereyim, hayatımı değiştiren çok enteresan bir olaydır. Çok eski, saçım beyaz olduğu için, yıl 1990-91 satış elemanıyım elimde böyle çantayla fotokopi makinesi satmaya çalışıyorum. Kapı kapı geziyorum. Çok büyük bir tane müşteri var 6-7 aydan beri gidiyorum kesin siparişi bana verecekler. Bir gün akşamüstü saat 4-5 gibiydi bir gideyim bakayım acaba ne yaptılar? dedim, Satın alma müdürüne gittim; adamcağızın yüzü bir acayip! Dedim ki ne oldu Nurettin abi? ‘Ya Sinancım sorma’ dedi, ‘patron başka firmaya karar vermiş galiba, arkadaşı var.’ ‘Yani dedim? ‘Senden alamayacağız’ dedi. Satış kaçtı. Yaş daha benim 21, gözlerim doldu, canım sıkıldı, adamcağız bana su getirdi, etti, en sonunda dedi ki; ‘üzülme kardeşim.’ Beni kapıya kadar geçirdi. Orada bir şey çarptı beni, hayatımı değiştiren bir olay biliyor musunuz arkadaşlar! Bir anda böyle durdum, geri döndüm, asansöre bindim patronu hiç tanımıyorum ama ismini biliyorum. En üst kata bastım herhalde oradadırlar çünkü patronlar nerede duruyor? En üst katta olurlar. Bindim asansöre, çokta güzel bir sekreter, sonra ne oldu? Başladık konuşmaya. Dedim ki bir dakika benim randevum var patronunla. Bakayım diyor listeye bir şey göremedi. Allah yardım etti derler ya kapı açıldı, patron karşımda! Dedim ki; ismini de söyleyeyim, ‘Hayrettin bey bir dakika konuşmamız lazım’ Ne oldu? Anlattım; ‘ya üzülme dur bakalım bir dahakine senden alırız.’ ‘Bir dahakine yok’ dedim, ‘ben bu akşam uyuyamam.’ Oturduk orada bana çay ısmarladı, iki saat boyunca konuştuk ve daha fazla sipariş alıp oradan çıktım. O gün bir şey fark ettim, eğer gerçekten istiyorsanız, vazgeçmezseniz; kazanırsınız. İşte şirketler ancak böyle kazanırlar; vazgeçmeyen, kendinden emin, bütünlüğü olan, korkusuz liderler varsa o şirkette, o zaman kazanırlar. Lider, liderlik sadece CEO demek değil arkadaşlar, lider sadece patron değil; en küçük satıcı kardeşim, muhasebede çalışan kardeşim, hepiniz birer lider gibi düşünmeniz lazım. Liderlik ne demek? Vizyon demek, sahiplenen insan demek, sorumluluk sahibi insan demektir! Şimdi size soruyorum benim konuşmamdan sonra lütfen düşünün, sınırlı dakika içerisinde bir çok şeyi tartıştık fakat insanda bir kelime, bir cümle, bir çok şeyi değiştirebilir. Lütfen dikkatinizi vermenizi istiyorum. En önemlisi neydi biliyor musunuz? 1) Düşünüzü kendi şirketin vizyonuyla birleştirin. Kendinizi şirketten ayırmayın, bir vücuttaki en önemli parça sensin kardeşim çünkü vücuttaki her parçan çok önemlidir, ne iş yapıyorsan yap kendini değersiz görme! 2) Vazgeçme! Müdüründen memnun değil misin? Müdürünün sandalyesine oturmak için bir yol bul, artık o sandalye senin olsun. Şirketini daha iyi yöneteceğini mi düşünüyorsun? Vazgeçme, şirketindeki en üst pozisyona kadar çıkmaya çalış! Bunu sakın unutma. Vazgeçersen kendine değil, şirketine değil ama bütün hayatını belki de her şeyini kaybetmiş olursun, sakın unutma. Günde 8 saat 10 saat 12 saat çalışıyorsun haftada 6 gün. Bunun amacı sadece maaş, sadece gelir olmamalı! Başarılı Bir İş Hayatı Nasıl Olur? Sinan Ergin’le İşin ve Sen Nasıl Canlanır? Sinan Ergin Gençlerle Buluşma kapsamında başarının bir alışkanlık olduğundan, bilinçli olarak oluşturduğumuz kodlamalarla hayatımızda büyük değişimleri nasıl gerçekleştirebileceğimizden bahsediyor.
Sinan Ergin youtube kanalındaki buluşmalar kapsamında soruyor: Beyni kazanmaya nasıl kodlarsın? Her zaman kazanmak mümkün mü? Başarılı Bir İş Hayatı Nasıl Olur? Sinan Ergin’le İşin ve Sen Nasıl Canlanır? Sizin fikriniz nedir? Değişim, kişisel gelişim, kendine lider olmak, karar almak, karar vermek, mutluluk, hayatta başarı, başarılı olmak, hep kazanmak, motivasyon, satış ve pazarlama, liderlik, yönetim ve liderlik, hayata ve canlı yaşama dair her şey Sinan Ergin youtube kanalı livealive1’de. Sinan Ergin’den en iyi eğitim, seminer, video eğitim, online eğitim bu kanalda. Mutlaka izle! Hedefin varsa, hayatta hep kazananlar nasıl başarıyor öğrenmek istiyorsan, başarılı olmak, hep kazanmak, mutlu olmak ve canlı yaşamak istiyorsan izle. Hayata dair, iş dünyası için.
Sinan Ergin online eğitimleri için https://www.sinanergin.com/egitim-turu/online-egitimler/
Canlı etkinlerine katılmak için https://www.sinanergin.com/events/
Sinan Ergin youtube kanalı livealive’da eğitim, seminer ve etkinlik videoları, en iyi motivasyon konuşmaları ile hayatınızı değiştirecek bilgiler aktarıyor. Merak edilen soru ve cevap. Başarı nedir? Beyni kazanmaya nasıl kodlarsın? Her zamana kazanmak mümkün mü? Başarının Sırrı nedir? Kazananlar nasıl başarıyor? hayatta kazanmak para kazanmak mıdır? Beynimizi nasıl kodlamalıyız? Hep kazanmaya odaklanmak mümkün mü? Soru ve Cevap Sinan Ergin’den….